Anlamı Aktarmak – Kültürel Çeviri – Kültür Nasıl Aktarılır? – Çeviri Kültürü Korur Mu? – Tercüme Yaptırma – Tercüme Yaptırma Fiyatları
Anlamı Aktarmak
Rorty’nin öngördüğü türden tarihselleştiren kültürde, vaaz ve inceleme, ahlaki değişimin başlıca araçları olarak roman, film ve televizyon programı ile değiştirilir, tek bir vizyon ve kelime dağarcığı içinde hayatın her tarafına işaret edecek kuramlaştırmayı reddeder. bugünü aynı anda geçmişle ve farklı gelecek olasılıkları ile bağlayan anlatılar lehinedir.
Özel özerklik ve insan dayanışmasının gerekliliklerini eşitsiz eşitsizlikler olarak ele alarak ötekinin acılarını daha iyi tahayyül etme dürtüsünün yerine getirildiği, dayanışmanın bir anlamda ulaşılacak bir devlet olmadığı bu ütopik vizyon üzerinde duruyorum. daha iyi bir teori ile ulaşılması gereken ve tüm kuramlaştırmanın bir projesi olduğu varsayıldığı gibi, daha iyi düşünmeyi başarma arzusu, alınacak kasıtlı bir duruş çünkü bu, detaylandırdığım kültürel çevirinin tanımını canlandıran bir vizyondur. bu kitap boyunca. Bunun yol gösterici ilkesi, söz ya da eylemin, insan yaratımının mekansal olarak inşa edilmiş alanı dışında hiçbir iletişim biçiminin var olmadığı inancıdır.
Rorty’nin iddia ettiği gibi, dünyanın dışarıda olduğu iddiası ile “gerçeğin” orada olduğu iddiası arasında bir ayrım yapmamız gerekiyor. Dünyanın orada olduğunu söylemek, insanın zihinsel durumları dışındaki nedenlerin etkileri olan uzay ve zamanda birçok şeyin varlığını doğrulamaktır. Dünyanın tamamı insan yaratımından kaynaklanmıyor. Ama dünyayı tanımlamak, etrafımızdaki dünyayı cümlelere koymak, hakikatten başka bir şeye girmek demektir, çünkü dünyanın tanımları doğru veya yanlış olarak doğrulanabilirken, dünyanın kendisi bunu yapamaz.
Dünya konuşmaz, insanlar konuşur.
Zihnin içeriklerinin iletişimi bağlamsal olarak olumsal ise, başka bir deyişle, söylediğimiz ve yaptığımız şeyler kendimizi içinde bulduğumuz belirli zaman ve mekana dair yalnızca benzersiz yapımızı iletiyorsa, o zaman insanlar birbirleriyle iletişim kurduğunda, doğrudan veya dolaylı olarak, dünyada hiçbir şeyden söz edilemeyen ve kendi inşa tarzlarımızın dışında zaten var olmayan hiçbir şeyin söylenemeyeceği, karşılıklı güvence altına alınmış inşa rejimlerine katılırız.
İletişim, bu anlamda ‘anlam’ın aktarımı değil, onun yaratılışıdır. Birbirini anlamak, söylenenlerin ‘anlamı’ konusunda karşılıklı olarak tatmin edici bir anlaşma ile sonuçlanan diyalog biçimlerine girmektir. Bu, dünyanın benim için bir anlam ifade ettiği uzay-zamansal olarak olumsal anlayış alanımızın güvenliğinin dışına çıkmak ve dünyanın başka birine nasıl göründüğünü kabul etmektir.
Başkalarının var olduğuna ve dünyayı farklı bir şekilde inşa ettiklerine dair bu kavrayış, sadece anlamın bir bağlamdan diğerine sürekliliğini reddetmeye değil, daha da önemlisi, diğerlerinin dünyasının ya aynı olduğu ya da dahil edilebileceği varsayımını da reddetmeye hizmet ediyor.
Başkalarının dünyayı farklı bir şekilde inşa ettiğini kabul etmek, hem farklılığın taşıyıcısı hem de kendim olarak başka bir ‘öteki’ olarak başkalarındaki ve kendimdeki farklılığın varlığını kabul etmektir. Rorty’nin kelime dağarcığını kullanmak için, insan betimlemeleri dünyasının yapılılığını kabul ederek, aynı anda çevremdeki diğerlerini kendi inşasının taşıyıcıları olarak değerlendiriyorum ve gerçeği bildiğimi varsayabileceğim bazı özgüvenlerden kendimizi kurtarıyoruz.
Eğer her varlık dünyayı kendi deneyimlerine göre inşa ederse, o zaman dünyanın diğer varlıklarıyla etkileşime girerken, iletişimin dünyayı tam olarak aynı şekilde görmemize yol açacağını varsayamayız. Birbirimizi, farklılığın sınırları arasında değil, karanlık bir şekilde bir camdan hayal ederiz, sürekli başkalarını ve çevremizdeki dünyayı hayal ederken, diğerleri bize ve çevrelerindeki dünyaya aynı şeyi yapar.
Türkçe anlam çeviri
Türkçe çeviri
Tercüme anlamı
Cambridge çeviri
Kelime anlam çeviri
Görsel çeviri
ingilizce’yi türkçe’ye çevir
Birbirine bağlı imgelemlerin bu sonsuz Venn diyagramında, konuştuğumuz ve bunu yaptıktan sonra geri çekildiğimiz ayrı kültürel bağlamların varsayımından değil, sürekli ve karşılıklı yapılanma konumundan başlıyoruz.
Başka bir deyişle, dünyayı doğrudan değil, diğer insanları anlayışımızla anlarız. Ayrı bağlamlarda değil, başkalarıyla olan ilişkimizin kendi varlığımızı güvence altına aldığı bir yerden varız. Başkalarını inşa etme dünyasında varlıklar inşa ediyorsak, o zaman sahip olduğumuz dünya görüşü pek çok dünya görüşünden biridir.
Başkalarını anladığımız her zaman yarı gölge içindeyse, o zaman kendimizi dünyadan ve onun içindeki diğerlerinden ayıran algısal boşluklara maruz bırakarak, tanıdık olanın sınırlarından, kendi öznelliğimizin sınırlarından kaçarız ve gerekli kendimizi tanıdık olmayan başkalarına, yabancı dünyalara ve bilinmeyen fikirlere açmak gerekir.
Çevremizdeki dünya hakkında bildiğimizi ve anladığımızı düşündüğümüz şeyleri tekrar ziyaret etmek için dışa doğru uzanarak, kendimiz hakkında bildiğimizi ve anladığımızı düşündüğümüz şeyleri de yeniden gözden geçirmemiz gerekir.
Her birimiz kendisine anlatılan öykülerden ya da kendimiz hakkında anlattıklarımızdan belirli bir anlatı kimliği alırsak, bu kimlik diğerlerininkiyle kendileri olan ikinci mertebeden öyküler yaratacak şekilde karışır. sayısız hikaye arasındaki kesişimler. Dolayısıyla, hayatımın hikayesi sizin hayat hikayenizin bir bölümüdür; ailemin, arkadaşlarımın, düşmanlarımın ve sayısız yabancının hikayesi vardır.
Hikayemizin, kimliğimizin, söylediğimizin ve yaptığımız şeyin bir karışım olduğunu ve ne orijinal ne de birincil olmadığını hatırlayarak, sabit bir ‘gerçek’ fikrini ve onunla birlikte kullandığımız ideolojilerin amansızlığını reddederiz. Gerçekliklerimizi organize etmek gerekir, çünkü kendi geçiciliğimizi ifade edip şekillendirdiğimiz, başkalarının ve kendi etrafımızda dönen hikayeler aracılığıyla olur.
Cambridge çeviri Görsel çeviri ingilizce'yi türkçe'ye çevir Kelime anlam çeviri Tercüme anlamı Türkçe anlam çeviri türkçe çeviri